Her iki uzmanlık alanı da ruh sağlığı ile ilgilidir. Çoğunlukla da birlikte çalışırlar. Aradaki fark psikiyatristlerin tıp eğitimi almış olmalarıdır. Dolayısı ile fiziksel kaynaklı ve İlaç kullanımını gerektiren ruhsal sorunların tanı ve tedavisi sadece psikiyatristler tarafından yapılabilir. Bunun yanı sıra terapi konusunda gerekli eğitimleri tamamlamış olan her ruh sağlığı çalışanı (psikolog yada psikiyatrist) terapi tekniklerini kullanarak danışanlarına yardımcı olabilir. Bazen hastaların hem psikoterapi görmeleri hem de ilaç tedavisi almaları gerekebilir. Böyle durumlarda ilacı bir psikiyatrist tarafından verilen bir danışanın tedavisi, psikoloğu tarafından sürdürebilir ya da psikoterapi yapan bir psikiyatrist, her iki tedaviyi de birlikte uygulayabilir.
Herkesin hayatında inişler, çıkışlar olur. Mutlu zamanlar olduğu kadar, zor, tehditkar, üzücü, boğucu veya çözümsüz hissettiren anlar da olur. Böyle zamanlarda insan genellikle ilk başta, etrafından destek arar. Ancak dost/akraba/arkadaş yerine, soruna ‘’objektif-tarafsız’’ bir gözle baktıracak bir uzman, sorunun odağına kısa sürede ulaştırabilir. Çözüm odaklı, deneyimsel, dönüştürücü bir terapi metodu uygulayan bir uzman, kişinin sıkıntısını kısa zamanda giderebilir. Özellikle kronik, belirli bir pattern ile tekrarlanan konularda uzman desteği çok faydalıdır. Belirli bir sorun/tema olmadığı zamanlarda da kişi ‘’kişisel gelişim’’ için uzmana başvurmayı tercih edebilir. Kendini daha iyi tanıyarak, yaşam potansiyelini en üst seviyede gerçekleştirmek için, uzman ile birlikte çeşitli çalışmalar yapabilir. Bu konuda grup çalışmaları, atölyeler de çok yardımcıdır.
Seans sayısı danışana, konuya, beklentiye göre değişiklik gösterir. Akut problemler için (ilk defa yaşanan, kısa süreli – 3 ila 6 ay arasında) genellikle 4-5 seans arasında, büyük oranda farkındalık kazanılır. Kronik problemler soğana benzer, katmanlardan oluşur. Gizli çıkarları da olabilir. Bu durumlarda daha çok sayıda seans gerekebilir. Seans süresi ise terapiste, terapi modeline, soruna göre farklılık gösterir. Genellikle 45 dakika ile 60 dakika arasındadır. Çift terapileri daha uzun sürer.
Terapist – danışan mahremiyeti vardır. Danışanın paylaşımları kesinlikle gizli kalır. Terapist not alabilir ancak kimseyle paylaşmaz. Sadece aşağıdaki durumlarda danışanın verdiği bilgileri yetkili kişilere ulaştırmakla yükümlüdürler. • Kendine zarar verme ihtimalinde (öz kıyım/intihar şüphesi) • Başkalarına zarar verme • 18 yaş altı danışanların vasilerine (danışanla beraber kararlaştırarak) sınırlı bilgi aktarabilirler.
Seans süreleri 60 dakikadır.
Yurt dışında çok yaygın olan grup terapileri maalesef ülkemizde çok fazla yapılmaz. Bunun hem danışan hem de terapist açısından nedenleri olabilir. Danışanlar “özel olmak”, “gizliliğin korunamayacağı endişesi”, “taahhüt etme mecburiyeti” gibi açılardan çekinebilir. Terapist açısından ise bir grup yönetmek bireysele göre daha yorucu, meydan okuyucu gelebilir, farklı bir beceri gerektirir. Ancak doğru planlandığında, gruba uygun katılımcılar (grup öncesi genellikle katılımcılarla tek tek görüşmeler yapılır) seçildiğinde ve dozunda liderlikle yönetildiğinde grup terapileri çok etkin olur. Bireysel terapilere göre daha ekonomiktir ve açılımlar daha çabuk gerçekleşebilir. Grup ortamı, gerçek hayatın simulasyonu olur, birebir aktarımlar gözlemlenir. Gerçek hayatın adeta provası yapılır. Bireysel terapiler, özellikle terapi sürecinin ilk başlarında daha etkin olabilir. Kendini açma konusunda zorluk yaşayan, ağır travma geçirmiş bireyler bireysel terapilerde kendilerini daha rahat ifade edebilirler. Randevularını ayarlama konusunda daha esnek olurlar. Ekonomik olarak zorlayıcı olabilir. Terapist tüm ilgisini danışana yöneltir. Online terapi, büyük kentlerdeki lojistik sıkıntılara çare olabilir. Danışan ve terapist kendi ortamlarında, tercihan görüntülü bir iletişim aracıyla konuşarak, terapi seanslarını gerçekleştirirler. Bu şekilde dünyanın herhangi bir yerindeki terapiste danışan ulaşabilir. Danışanın kişiliğine bağlı olarak, bazen yüz yüze yapılan bireysel terapiye göre daha etkin bile olabilir (özellikle içe dönük veya sosyal anksiyetesi olan danışanlar için). Dışadönük danışanlar için çok uygun olmayabilir.